Monday 30 August 2010

Mel B değil Alessandra


Blog'da daha az eleştiri, daha çok göz zevkimize hitap eden görüntülere yer vereyim istiyorum ama olmuyor. Bunu görüp de bir şey söylememek olmaz. Alessandro Ambrosio'yu soktukları hale bakar mısınız! Kotoncular Ambrosio'yu 90'ların tüm moda facialarında parmağı olan Spice Girls grubunun üyesi Mel B kılığında podyuma çıkartmışlar resmen. Üstelik bunun için de 110 bin TL ödemişler. Koleksiyonun koordinatörü Hakan Yıldırım'a rağmen nasıl böyle başarısız bir görntü yakalandı anlamadım. Üstelik Ambrosio, markanın Beachwear koleksiyonu kataloglarında da yer alacakmış. 2011 yazını merakla beklemekteyim.

Friday 30 July 2010

İndigo Çocuk


Gün geçmiyor ki yeni bir genç yetenek daha ağzımızı açık bırakmasın. Şu indigo çocuk hikayesi doğru galiba. Yeni nesil çok ama çok yetenekli, kararlı ve yaptığı işe aşık. Nirimi Hakanson'da bunlardan biri. Daha on yedi yaşında bir fotoğrafçı ve şimdiden adından söz ettiriyor. Fotoğraf çekmeye 13 yaşında başlamış. Blog'u We Live Young ve sitesini takip etmenizi öneririm.

Tasarımcı ve Ötesi: Hussein Chalayan



İstanbul Modern yazın en iyi sanat etkinliklerinden Hussein Chalayan: 1994-2010 sergisini biz sanatseverlerle buluşturuyor. 

Daha önce London Design Museum ve Museum of Contemporary Art Tokyo’da izleyicilerle buluşmuş bu gezici sergi sanatçının kendi markasını kurduğu 1994 senesinden itibaren, günümüze kadar ortaya çıkardığı koleksiyonları, enstalasyonları ve kısa filmleri bir araya getiren çok kapsamlı bir sergi. Sanatçının Cental Saint Martins’de mezuniyet projesi olarak sunduğu Temporary Interference koleksiyonundan, 2005 yılında 51. Venedik Bienali’nde Türkiye’yi temsil ettiği, Tilda Swinton’lı meşhur kısa filmi ‘’Absent Presence’’ a kadar bir çok önemli çalışması yer alıyor. 

''Absent Presence'' (2005)
 Karışık teknik 12' 53''


Hussein Chalayan’ı moda tasarımcısı olarak bilenler bu sergiyle beraber ona çok daha farklı bir gözle bakacaklar. Sergide sanatçının kıyafetlerle olan ilişkisinin giyilebilirlik üzerine kurulmadığını görecekler. Hussein Chalayan söz konusu olduğunda giysilerin günlük kullanımı ve pratikliği tam olarak amaç değildir. Sanatçı çalışmalarında giysileri ve dolayısıyla modayı, fikirlerini izleyici ile paylaşma yolunda bir araç olarak kullanır. Chalayan’ın sergideki süngerden yapılmış elbiselerini, ipek dokunup toprağa gömülerek oluşturulan koleksiyonunu, mimari etkileşimli metamorfoz geçiren elbiselerini gördüğünüzde sanatçının moda ve sanat arasında kurduğu ilişkiyi tam olarak algılayabiliyorsunuz. Özellikle 2007 SS sezonu için hazırladığı koleksiyonu oldukça etkileyici, ki küratör Donna Loveday serginin kapanışını bu videoyla gerçekleştirerek çok doğru bir seçim yapmış. Kendi kendine kapanan fermuarları, katlanan kumaşları, şekil değiştiren elbiseleri görünce tüyleriniz diken diken olmuş bir halde sergiden ayrılıyorsunuz. Görselliğiyle, düşündürdükleriyle hayalgücünüzü tetikleyen bu sergiye zaman ayırmış olduğunuz için mutluluk duyuyorsunuz.


Readings (İlkbahar / Yaz 2008)
Karışık teknik
Elbise, ceket: Swarovski, Londra
Elbise, lazer şapka: Han Nefkens

Thursday 29 July 2010

ve sonunda: '' Victoria Beckham does Turkish Vogue ''


Ece Sükan'ın Victoria Beckham'la İngiltere'de yapacağı çekim bir süredir kulaktan kulağa dolaşıyordu Türk moda kulislerinde. Fotoğrafları Ellen von Unwerth çekti. Ve sonunda ilk defa bir celebrity ile (Jessica Stam'i tenzih ederek söylüyorum) Vogue Türkiye'ye özel bir çekim gerçekleştirmiş oldu.

Fotoğrafları ve styling'i beğendiğimi söyleyebilirim, yine de farklı değil, daha önce görmediğimiz bir şey sunmuyor bize. Kapak fotoğrafını sevdim. Ama genel olarak Vogue Türkiye'de çözemediğim bir yoruculuk, kalabalıklık var. Aynı yoruculuk kapakta da mevcut. Yine de Victoria Beckham'a tamamen Türk modacılardan ve markalardan oluşan bir styling hazırlayıp, çekim gerçekleştirmiş olmak bir başarı. Bence Vogue'cular bunun altından iyi kalkmışlar. Üstelik çekim yerli ve yabancı basın ve bloglarda da ses getirmiş. Okuduğum en garip haber de Victoria Beckham'ın Fatih çevresindeki radikal müslümanları verdiği bu pozlarla kızdırdığı. http://focusuk.wordpress.com ' a göre Müslümanlar bu pozları ahlaklı bulmadıkları için Vogue'u boykot edeceklermiş. Sanırım bazı oryantalist gazeteciler Türkiye'de bir dergiye ilk poz veren kadının Victoria Beckham olduğunu sanarak haber yapıyorlar. Yoksa Fatih'teki bir berberin çıplak kadın görmek istemiyoruz, Vogue almayacağız diye demeç vermesi bir tek bana mı mantıksız geliyor?

Sunday 4 July 2010

Wednesday 19 May 2010

Oldies but goldies


Ne varsa eskide var! Moschino'nun İlkbahar/ Yaz 2010 koleksiyonunda yer alan bu dore zincirli cekete bayılmıştım. Aslında 22 senelikmiş! Markanın tasarımcısı Rosella Jardini, koleksiyonu hazırlarken eskinin unutlan parçalarını da dahil etmek istemiş. Bu ceket de 1988 Sonbahar/Kış koleksiyonundan günümüze transfer olmuş.

Saturday 8 May 2010

Şimdi Londra'da olsam


Hollywood'ın Oscarlı oyuncusu, Monaco Prensesi ve dünyanın en pahalı çanta modellerinden birine (bkz: Hermes Kelly Bag) adını verecek kadar güçlü bir moda ikonu olan Grace Kelly adına düzenlenen Victoria & Albert Museum'daki, Grace Kelly: Style Icon sergisini kaçırmazdım.

Sergide Kelly'nin aksesuarları, şapkaları, filmlerde giydiği kostümler, daha önce gelmiş geçmiş en iyi Oscar elbiselerinden biri seçtiğim 1955 Oscarlarında giydiği tuvalet ve Dior, Balenciaga, Givency, Yves Saint Laurent tasarımı 35 Houte Couture tuvaleti ile ''o'' çantayı yani ''Hermes Kelly'' nin orijinalini de görmek mümkün.

17 Nisan 2010'da başlayan sergi, 26 Eylül 2010'a kadar ziyaret edilebilir.


Friday 16 April 2010

Vakko Wallpaper'da


Wallpaper, Nisan 2010 sayısında Vakko Moda Merkezi ve Power Medya Merkezi'ni haber yaptı.

Haberde, dünyanın en önemli mimarlik şirketlerinden biri olan ABD'li REX tarafından tasarlanan ve tamamen camdan oluşan yapısıyla şimdiden mimari ve mühendislik açısından ciddi bir sanat eseri olarak adından söz ettirmeye başlayan merkezin mimari özelliklerine değinildi ve yeni Vakko binasından, içindeki galeri ve müzesi, kütüphanesi ve oditoryumuyla yeni bir sanat merkezi olarak bahsedildi.

Tuesday 13 April 2010

Bu da oldu


Son birkaç senedir yaşanan aksesuar çılgınlığı hiç bir devirde bu derece olmadı. Uzun zamandan beri herkeste ''parmağında yüzükler, kolunda bilezikler'' durumu hakim. Bir süredir, acaba günün birinde biri de çıkıp üst üste iki saati takacak mı diye düşünüyordum ki bu da oldu. Şimdilik bloglarda tek tük karşılaştığım bu durum bence giderek sıklaşacak. Fotoğraftakilerin de herbiri ayrı güzel. Üst üste takma kısmından pek emin değilim, taşıması, yakıştırması en stil sahibi ve iddialı kişi için bile zor gözüküyor ama şimdi böyle zarif vintage saatler edinmenin tam sırasıdır bence.

Monday 12 April 2010

Thursday 18 March 2010

Ece, Konca'dan çakmak isterken...


Bizim kızlar Vogue'cu olduğundan beri o blog senin bu site benim her yerde gözükmeye başladılar. Zaten Ece Sükan da, Konca Aykan da daha önce The Sartorialist'te bir kaç kez yer almışlardı. Bu fotoğraf da style.com'da karşıma çıktı.

The Return of The Sexy Model


Süpermodel denice akla 80'lerde Elle Mcpherson, Paulina Porizkova, 90'larda Claudia Schiffer, Naomi Campbell, Christy Turlington, Cindy Crawford gibi bir çok isim gelir. Ama Noughties olarak adlandırılan 2000-2010 arası 10 yıllık döneme sadece tek bir kişi damgasını vurdu o da Gisele Bundchen. Gisele'e olan girl crush'ımı bilen bilir. Şu an bir şekilde modayla ilgileniyorsam bunda Gisele'in editoryellerini inceleyerek geçirdiğim zamanın büyük bir etkisi var. Öyle ki 10 senedir gözlerimi alamıyorum kendisinden.

İlk defa 1998 yılında Vogue U.K' in kapağında yer aldığında dikkatimi çekmişti Gisele ve daha sonrasında ünü katlanarak arttı. Dönüm noktası ise 1999 Temmuz'unda, '' The return of the sexy model '' başlığı ile Vogue'un kapağında yer almasıydı. Vogue bu kapağı ile doksanların Kate Moss gibi çok zayıf olduğu için zaman zaman eleştiri bombardımanına tutulan modellerinin döneminin Gisele ile kapandığı mesajını veriyordu. Yıllar geçti modeller ve bedenler daha da inceldi. Ama Gisele tüm zamanların en çok kazanan modeli ünvanını kimselere kaptırmadı. Sayısız kere Vogue'da yer aldı. Bir kaç ay önce de doğum yapan Gisele'i tam 11 sene önce ilk defa kapağında yer aldığı dergide, 2010 yılı nisanında bir çocuk annesi olarak göreceğiz. Evet Vogue U.S.A uzun zamandan beri ilk defa kapağında bir modele yer veriyor. O da olsa olsa Gisele olurdu zaten.

Wednesday 10 March 2010

Tesadüfün böylesi!


















Koton'un yeni sezon kampanyasına bakın. Tanıdık geldi mi? Gelmediyse bir daha hatırlatalım.

Bu Alexander Wang'in defilesinden


Bu da Zara'nın İlkbahar/Yaz kampanyası

















Şimdi baştaki fotoğrafa tekrar bakın. Kim kimden esinlenmiş? Bulabildiniz mi? Bence ortalığı karıştırmadan tesadüfün böylesi deyip geçelim!


Tuesday 9 March 2010

Vanity Fair'de ne giydiler?

Her sene Oscar Töreninden hemen sonra tuvaletler şip şak değiştirilir, partiye başka tasarımlarla gidilir.


En iyi yönetmen Kathryn Bigelow törene katıldığı kıyafetle partiye gelmişti. Ben çok beğendim. Aynı anda hem çok güçlü hem de feminen görünüyor.



Jennifer Lopez keşke Oscar'a da bu Gucci tuvaleti giyseydi. Bi de Marc Anthony'nin durumu nedir?



Nicole Richie tuhaf kız. Çok değil 5 sene önce o zamanki en yakın arkadaşı Paris Hiltonla podyuma çıkıp göğüslerini açıyordu. Anne olduktan sonra boğazına kadar kapalı giyiniyor. Demet Şener misali. Ama elbise güzel.


Bar Refaeli ile bir şeyi farkettim. Modellerin ünleri ile göğüsleri arasında doğru orantı var. Normal boyutta başlıyorlar modelliğe, ünlendikçe göğüsleri de büyüyor. Ya da göğüsleri büyüdükçe ünleniyorlar. Bilmiyorum.


Amanda Seyfried'in lazer kesimli deri Valentino elbisesi muhteşem. Ayakkabı ve çanta da Ferragamo. Oje  rengine dikkat.

Ve en iyiler...


Rachel Mc Adams'ın Elie Saab tuvaletini çok beğendim. Saçı ve sade takıları da çok uyumlu.


Diane Kruger yüzümü kara çıkarmadı.Fransız zevkine, zerafetine sahip bir Alman olarak yine Chanel Couture'ü tercih etmiş. Bu tuvaletin önünden çok arkasını beğendim. Öndeki 3 şerit biraz göz yorsa da en iyilerden diyebilirim.